yâ eyyuhâ | : ey |
ellezîne | : o kimseler |
âmenû | : âmenû olanlar (Allah'a ulaşmayı dileyenler) |
izâ nekahtum | : siz nikâhladığınız zaman |
el mu'minâti | : mü'min kadınlar |
summe | : sonra |
tallaktumû-hunne \n(hunne) \n(hum) | : onları boşarsınız \n: onlar (kadınlar için) \n: onlar (erkekler için) |
min kabli | : önceden, daha önce |
en temessû-hunne | : sizin dokunmanız, temas etmeniz |
fe | : o zaman, böylece, artık |
mâ lekum | : sizin için yoktur |
aleyhinne | : onlara (kadınlara) |
min | : den, dan |
iddetin | : iddet, müddet |
ta'teddûne-hâ | : sizin ondan sayacağınız (müddet) |
fe | : o zaman, böylece, artık |
mettiû-hunne | : onları metalandırın (mehirlerini verin) |
ve serrihû-hunne | : ve onları serbest bırakın (boşayın) |
serâhan | : bırakarak, bırakış |
cemîlen | : güzel |