yâ eyyuhâ | : ey |
en nebiyyu | : nebî, peygamber |
kul | : de, söyle |
li ezvâci-ke | : (senin) zevcelerine, eşlerine |
ve benâti-ke | : ve (senin) kızların |
ve nisâi | : ve kadınlar |
el mu'minîne | : mü'min |
yudnîne | : sarınsınlar, örtünsünler |
aleyhinne | : onların üzerine |
min celâbîbi-hinne | : cilbablarından, dış giysilerinden |
zâlike | : işte bu |
ednâ | : en yakın, daha uygun |
en yu'refne | : tanınmaları |
fe | : böylece |
lâ yu'zeyne | : eziyet görmezler, eziyet görmemeleri |
ve kânallâhu (kâne allâhu) | : ve Allah ..... oldu, olandır |
gafûren | : mağfiret eden, günahları sevaba çeviren |
rahîmen | : rahmet eden, rahmet nuru gönderen, Rahîm esması ile tecelli eden |