ve kâle | : ve dedi |
ellezîne | : onlar |
keferû | : inkâr ettiler |
len nû'mine | : asla inanmayız |
bi hâzâ | : buna |
el kur'âni | : Kur'ân |
ve lâ | : ve olmaz |
bi ellezî | : ona |
beyne yedeyhi | : elleri arasında, önlerinde |
ve lev | : ve şâyet, eğer |
terâ | : görürsün |
iz | : olduğu zaman |
ez zâlimûne | : zalimler, zulmedenler |
mevkûfûne | : tevkif edilenler, tutuklananlar |
inde | : yanında, huzurunda |
rabbi-him | : onların Rabbi (Rab'leri) |
yerciu | : dönerler |
ba'du-hum | : onların bir kısmı |
ilâ ba'dın | : bir kısmına, diğerlerine |
el kavle | : söz, lâf |
yekûlu | : der |
ellezîne | : onlar |
istud'ifû | : zaafa uğratılanlar, hakir görülenler |
li ellezîne | : onlara |
istekberû | : büyüklük tasladılar, kibirlendiler |
lev lâ entum | : eğer sizler olmasaydınız |
le kun-nâ | : biz mutlaka olurduk |
mû'minîne | : mü'minler |