ve mâ | : ve değil |
emvâlu-kum | : sizin mallarınız |
ve lâ | : ve değil |
evlâdu-kum | : sizin evlâtlarınız |
billetî (bi elletî) | : ki o |
tukarribu-kum | : sizi yakınlaştırır, yaklaştırır |
inde-nâ | : bizim katımız, huzurumuz |
zulfâ | : mertebe, yüksek derece, yüksek değer |
illâ | : den başka, hariç |
men | : kimse |
âmene | : âmenû oldu, hayattayken Allah'a ulaşmayı diledi |
ve amile sâlihan | : ve salih amel (nefs tezkiyesi) yaptı |
fe ulâike | : işte onlar |
lehum | : onlar için, onlar için vardır |
cezâu | : ceza, karşılık, mükâfat |
ed dı'fi | : kat kat |
bimâ | : sebebiyle |
amilû | : yaptılar |
ve hum | : ve onlar |
fî el gurufâti | : yüksek yerlerde, yüksek makamlarda |
âminûne | : emin olanlar, emniyette olanlar |