fe | : böylece |
lemmâ | : olduğu zaman, olunca |
belega | : erişti |
mea-hu | : onunla beraber |
es sa'ye | : çalışma |
kâle | : dedi |
yâ | : ey |
buneyye | : oğulcuğum |
innî | : muhakkak ben |
erâ | : gördüm |
fî el menâmi | : uykuda |
ennî | : muhakkak ben |
ezbehu-ke | : seni boğazlıyorum |
fanzur (fe unzur) | : haydi bak |
mâzâ | : ne |
terâ | : görüyorsun |
kâle | : dedi |
yâ ebeti | : ey babacığım |
if'al | : yap |
mâ | : şey |
tû'meru | : sen emrolundun |
se-tecidu-nî | : beni bulacaksın |
inşâallâhu (in şâe allahû) | : inşaallah, Allah'ın dilemesi ile |
min es sâbirîne | : sabredenlerden |