ve ellezîne | : ve onlar, ...olanlar |
âmenû | : amenu oldular, îmân ettiler, yaşarken Allah'a ulaşmayı dilediler |
ve amilû es sâlihâti | : ve salih amel, nefsi tezkiye edici amel işlediler |
se nudhilu-hum | : onları dahil edeceğiz, koyacağız |
cennâtin | : cennetler |
tecrî | : akar |
min tahti-hâ | : onun altından |
el enhâru | : nehirler |
hâlidîne | : devamlı kalacak olanlar |
fî-hâ | : orada |
ebeden | : ebediyyen |
va'de allâhi | : Allah'ın vaadi |
hakkan | : hak, gerçek |
ve men | : ve kim (vardır) |
asdaku | : daha sadık, daha doğru |
min allâhi | : Allah |
kîlen | : söylenen söz, söz |