ulâike | : işte onlar |
ellezîne | : o kimseler, onlar, ... olanlar |
ya'lemu | : biliyor, bilir |
allâhu | : Allah |
mâ | : şey |
fî kulûbi-him | : onların kalplerinde var olan |
fe | : artık |
a'rıd | : yüz çevir |
an-hum | : onlardan |
vaız-hum | : onlara vaaz et, öğüt ver, nasihat et |
ve kul | : ve de, söyle |
lehum | : onlara |
fî enfusi-him | : onların nefsleri hakında, kendileri hakkında |
kavlen | : söz |
belîgan | : beliğ, açık, tesirli, güzel |