ve yekûlûne | : ve diyorlar |
tâatun | : itaat, bağlılık, kabul etme |
fe | : sonra |
izâ berazû | : ayrıldıkları zaman |
min indi-ke | : senin yanından |
beyyete | : gece gizlice plân kurdular |
tâifetun | : bir tâife, bir grup |
min-hum | : onlardan |
gayra | : dışında, başka, başka birşey |
ellezî | : o, ...olan |
tekûlu | : sen söylüyorsun, söylersin |
ve allâhu | : ve Allah |
yektubu | : yazıyor |
mâ | : şey |
yubeyyitûne | : geceleyin gizlice plan kuruyorlar |
fe | : artık |
a'rıd | : yüz çevir |
an-hum | : onlardan |
ve tevekkel | : ve tevekkül et, güven |
alâ allâhi | : Allah'a |
ve kefâ bi | : ve kâfi, yeterli |
allâhi | : Allah |
vekîlen | : vekil olarak |