fe | : böylece, artık |
kadâ-hunne | : onları kada etti, yarattı, tamamladı |
seb'a | : yedi |
semâvâtin | : semalar, gök katları |
fî yevmeyni | : iki günde |
ve evhâ | : ve vahyetti |
fî | : de |
kulli | : her, hepsi |
semâin | : sema, gök |
emre-hâ | : onun emri |
ve zeyyennâ | : ve süsledik |
es semâe | : sema, gök |
ed dunyâ | : dünya |
bi mesâbîha | : lâmbalarla, kandillerle |
ve hıfzen | : ve muhafaza ederek, koruyarak |
zâlike | : işte bu |
takdîru | : takdiridir |
el azîzi | : azîz, üstün ve güçlü olan |
el alîmi | : en iyi bilen |