iz | : olduğu zaman |
câet-hum | : onlara geldi |
er rusulu | : resûller |
min | : den |
beyni eydî-him | : ellerinin arasında, önlerinde |
ve min | : ve den |
halfi-him | : onların arkalarında |
ellâ ta'budû | : kulluk etmemeniz için |
illâ | : den başka |
allâhe | : Allah |
kâlû | : dediler |
lev | : şâyet, eğer |
şâe | : diledi |
rabbu-nâ | : Rabbimiz |
le | : mutlaka |
enzele | : indirdi |
melâiketen | : melekler |
fe | : böylece, bu sebeple |
innâ | : muhakkak ki biz |
bimâ | : şeyi |
ursiltum | : slz gönderildiniz |
bihî | : onunla |
kâfirûne | : kâfirler, inkâr edenler |