ve mâ teferrekû | : ve ayrılığa düşmediler, fırkalara ayrılmadılar |
illâ | : den başka |
min ba'di | : sonradan |
mâ câe-hum | : onlara gelen şey |
el ilmu | : ilim |
bagyen | : azgınlık |
beyne-hum | : onların arasında, aralarında |
ve lev lâ | : ve olmasaydı |
kelimetun | : kelime, söz |
sebekat | : geçti |
min rabbi-ke | : senin Rabbinden |
ilâ ecelin | : bir ecele kadar, tayin edilmiş bir zamana kadar |
musemmen | : belirlenmiş |
le | : mutlaka, elbette |
kudıye | : hükmedilir, hüküm verilir |
beyne-hum | : onların arasında |
ve inne ellezîne | : ve muhakkak ki onlar |
ûrisû | : varis kılındılar |
el kitâbe | : kitap |
min ba'di-him | : onlardan sonra |
le | : elbette, mutlaka |
fî | : içinde |
şekkin | : şek, şüphe |
min-hu | : ondan |
murîbin | : şüphe içinde |