ve kezâlike | : ve böylece, ve bunun gibi |
mâ erselnâ | : biz göndermedik |
min kabli-ke | : senden önce |
fî karyetin | : bir beldenin içine, beldeye, ülkeye |
min nezîrin | : bir nezir, uyarıcı |
illâ | : ancak, den başka, olmamış olsun |
kâle | : dedi |
mutrefû-hâ | : onun refah içinde olanları |
innâ | : muhakkak biz |
vecednâ | : biz bulduk |
âbâe-nâ | : babalarımız, atalarımız |
alâ ummetin | : bir ümmet (dîn) üzerinde |
ve innâ | : ve muhakkak biz |
alâ âsâri-him | : onların izleri üzerinde |
muktedûne | : tâbî olanlar, yolunda olanlar |