ve nâdâ | : ve seslendi, bağırdı |
fir'avnu | : firavun |
fî kavmi-hi | : kavmi içinde |
kâle | : dedi |
yâ kavmi | : ey kavmim |
e leyse lî | : benim değil mi |
mulku | : mülk |
mısra | : Mısır |
ve hâzihi | : ve bu |
el enhâru | : nehirler |
tecrî | : akıyor |
min tahtî | : benim altımdan |
e fe | : hâlâ mı |
lâ tubsirûne | : görmüyorsunuz |