ve izâ | : ve olduğu zaman |
tutlâ | : okunur |
aleyhim | : onlara |
âyâtu-nâ | : bizim âyetlerimiz |
beyyinâtin | : beyan edilerek, açıklanarak |
mâ kâne | : olmadı |
huccete-hum | : onların hüccetleri, delilleri, iddiaları |
illâ | : den başka |
en kâlû | : demeleri |
i'tû bi | : getirin |
abâi-nâ | : babalarımız |
in | : eğer |
kuntum | : siz oldunuz |
sâdikîne | : sadıklar, doğru söyleyenler |