ve lekad | : ve andolsun ki |
mekkennâ-hum | : onlara imkân (tasarruf hakkı ve kudret) verdik |
fî mâ | : şeyin içinde |
in mekken-nâ-kum | : size vermediğimiz imkân (tasarruf hakkı ve kudret) |
fî hi | : onun içinde |
ve cealnâ | : ve biz kıldık, verdik |
lehum | : onlara |
sem'an | : işitme hassası |
ve ebsâren | : ve görme hassası |
ve ef'ideten | : ve fuad hassası |
fe mâ agnâ | : kâfi gelmedi, müstağni kılmadı |
an-hum | : onlardan |
sem'u-hum | : onların işitme hassası |
ve lâ ebsâru-hum | : ve ne de görme hassası |
ve lâ ef'idetu-hum | : ve ne de fuad hassası |
min şey'in | : bir şey |
iz kânû | : oldukları zaman |
yechadûne | : bilerek inkâr ettiler |
bi âyâti allâhi | : Allah'ın âyetleri ile |
ve hâka | : ve kuşattı, sardı, isabet etti |
bi-him | : onları |
mâ | : şey |
kânû | : oldular |
bi hî | : onunla |
yestehziûne | : alay ettiler |