fe | : artık, böylece, o zaman |
lev lâ | : olmaz mıydı |
nasare humullezînettehazû | : onlara yardım etseydi, o edindikleri |
min dûnillâhi | : Allah'tan başka |
kurbânen | : rıza kazanmak, yakınlık sağlamak (için) |
âliheten | : ilâhlar |
bel | : hayır |
dallû | : kayboldular, gizlendiler |
an hum | : onlardan |
ve zâlike | : ve işte bunlar |
ifku-hum | : onların en büyük yalanları |
ve mâ kânû | : ve oldukları şey |
yefterûne | : uydurdular, iftira ettiler |