ve | : ve |
in tâifetâni | : eğer iki topluluk |
min el mu'minîn | : mü'minlerden |
iktetelû | : savaştılar |
fe | : fakat, o zaman, o taktirde |
aslihû | : ıslâh edin |
beyne-humâ | : onların aralarını, o ikisinin arasını |
fe | : fakat, o zaman, o taktirde |
in | : eğer |
begat | : zulmetti, tecavüzde bulundu |
ihdâ-humâ | : ikisinden biri |
alâ el uhrâ | : diğerine |
fe | : fakat, o zaman, o taktirde |
kâtilû | : savaşın |
elletî | : ki o |
tebgî | : zulmeder |
hattâ | : oluncaya kadar |
tefîe | : döner |
ilâ emri allâhi | : Allah'ın emrine |
fe | : bundan sonra, böylece |
in fâet | : eğer dönerse |
fe | : bundan sonra, böylece |
aslihû | : ıslâh edin, düzeltin |
beyne-humâ | : onların aralarını, o ikisinin arasını |
bi el adli | : adaletle |
ve aksitû | : ve adaletli olun |
inne allâhe | : muhakkak ki Allah |
yuhibbu | : sever |
el muksitîne | : adil olanlar |