ve iz kâle allâhu | : ve Allâh (cc.) dediği (buyurduğu) zaman |
yâ îsâ ibne meryeme | : ey Meryem oğlu Îsâ |
e ente kulte | : sen mi dedin |
li en nâsi | : insanlara |
ittehizû-nî | : beni edinin |
ve ummiye | : ve annemi |
ilâheyni | : (iki) ilahlar |
min dûni allâhi | : Allâh'dan (cc.) başka |
kâle subhâne-ke | : seni noksan sıfatlardan arındırırım, tenzih ederim dedi |
mâ yekûnu lî | : benim için olmaz, olamaz |
en ekûle | : söylemek (benim söylemem) |
mâ leyse lî | : benim için olmayanı |
bi hakkın | : hakkı, gerçeği |
in kuntu | : eğer ben ... olsaydım |
kultu-hu | : onu söyledim |
fe kad alimte-hu | : o zaman, o taktirde sen onu bilirdin |
ta'lemu | : sen bilirsin |
mâ fî nefsî | : nefsimdeki, nefsimde olanı |
ve lâ a'lemu | : ve ben bilmem |
mâ fî nefsi-ke | : senin nefsindeki, zatındaki şeyi |
inne-ke | : muhakkak ki sen |
ente | : sen |
allâmu | : en iyi bilen |
el guyûbi | : gaybler, görünmeyenler, bilinmeyenler |