ve kaffeynâ | : ve gönderdik |
alâ âsâri-him | : onların izleri üzerine, aynı esaslarla |
bi îsâ ibni meryeme | : Hz. Meryem'in oğlu İsa'yı (a.s.) |
musaddıkan | : tasdik edici olarak, doğrulayıcı olarak |
limâ beyne yedeyhi | : elleri arasındakini, ellerindekini, yanlarındakini |
min et tevrâti | : Tevrat'tan |
ve âteynâ-hu el incîle | : ve ona İncil'i verdik |
fî hi huden ve nûrun | : onun içinde bir hidayet ve bir nur vardır |
ve musaddıkan | : ve tasdik edici olarak, doğrulayıcı olarak |
limâ beyne yedeyhi | : elleri arasındakini, ellerindekini, yanlarındakini |
min et tevrâti | : Tevrat'tan |
ve huden | : ve bir hidayet, hidayete erdiren, hidayete erdirici olan |
ve mev'ızeten | : ve vaaz edici olan, öğüt verici olan |
li el muttekîne | : takva sahipleri için, takva sahiplerine |