ve enzelnâ ileyke | : ve sana indirdik |
el kitâbe bi el hakkı | : kitabı hak ile |
musaddıkan | : tasdik edici olarak, doğrulayıcı olarak |
limâ beyne yedeyhi | : onların elleri arasındakini, ellerindekini |
min el kitâbi | : kitaptan |
ve muheyminen | : ve koruyucu olarak |
aleyhi | : onu, onun üzerine |
fahkum (fe uhkum) beyne-hum | : artık onların arasında hükmet |
bimâ enzele allâhu | : Allah'ın (c.c.) indirdiği şey ile |
ve lâ tettebi' | : ve tâbi olma, uyma |
ehvâe-hum | : onların hevesleri, hevaları, nefslerinin istekleri |
ammâ (an mâ) câe-ke | : sana gelenden |
min el hakkı | : Hakk'tan |
li kullin cealnâ | : hepiniz için kıldık, yaptık |
min-kum | : sizden |
şir'aten | : şeriat |
ve minhâcen | : ve açık bir yol, belli bir yol |
ve lev şâe allâhu | : ve şayet Allâh (cc.) dileseydi |
le ceale-kum | : elbette sizi kılardı, yapardı |
ummeten vâhıdeten | : tek bir ümmet |
ve lâkin | : ve lakin, fakat, ancak, öyle ki |
li yebluve-kum | : sizi sınamak için |
fî mâ âtâ-kum | : size verdiği şeyler hakkında (ile) |
fe istebikû el hayrâti | : o halde hayırlarda yarışın! |
ilâ allâhi | : Allâh (cc.)'a |
merciu-kum | : sizin merciiniz, dönüşünüz |
cemîan | : topluca, hep birlikte (hepinizin) |
fe yunebbiu-kum | : o zaman size haber verecek |
bi-mâ kuntum | : sizin olduğunuz şeyler |
fî-hi | : onun içinde, o konuda, hakkında |
tahtelifûne | : ihtilâfa (ayrılığa) düşersiniz |