e lem ye'ni | : gelmedi mi |
li ellezîne | : o kimseler için, onlar için |
âmenû | : îmân ettiler, âmenû oldular |
en tahşea | : huşûya ulaşmak, huşû duymak |
kulûbu-hum | : onların kalpleri |
li zikri allâhi | : Allah'ın zikri için |
ve | : ve |
mâ | : şey |
nezele | : indirdi |
min el hakki | : Hakk'tan |
ve lâ yekûnû | : ve olmayın |
ke ellezîne | : onlar gibi |
ûtû | : verildi |
el kitâbe | : kitap |
min kablu | : daha önceden, daha önce |
fe | : artık, böylece |
tâle | : geçti |
aleyhim | : onların üzerinde |
el emedu | : uzun zaman |
fe | : artık, böylece |
kaset | : katılaştı |
kulûbu-hum | : onların kalpleri |
ve kesîrun | : ve çok |
min-hum | : onlardan |
fâsikûne | : fasıklar, fıska düşenler, hidayete erdikten sonra tekrar dalâlete düşenler |