huve ellezî | : o ki, ki o |
halaka | : yarattı |
es semâvâti | : semalar, gökler |
ve el arda | : ve arz, yeryüzü, yer |
fî | : de, da |
sitteti | : altı |
eyyâmin | : günler |
summe | : sonra |
estevâ | : istiva etti |
alâ | : üzerine |
el arşı | : arş |
ya'lemu | : bilir |
mâ | : şey |
yelicu | : girer |
fî el ardı | : yerin içine |
ve mâ | : ve şey |
yahrucu | : çıkar |
min-hâ | : ondan |
ve mâ | : ve şey |
yenzilu | : iner |
min es semâi | : semadan, gökten |
ve mâ | : ve şey |
ya'rucu | : uruc eder, yükselir |
fî-hâ | : orada, onun içine |
ve huve | : ve o |
mea-kum | : sizinle beraber |
eyne mâ | : nerede |
kuntum | : siz oldunuz |
ve allahu | : ve Allah |
bimâ | : şeyleri |
ta'melûne | : yapıyorsunuz |
basîrun | : en iyi gören |