ve kezâlike | : ve işte böylece |
cealnâ | : kıldık, yaptık |
fî kulli karyetin | : her kasabada, şehirde |
ekâbire | : önde gelenler, liderler |
mucrimî-hâ | : onun günahkârları |
li yemkurû | : hile yapsınlar diye (yapmaları için) |
fî hâ | : orada |
ve mâ yemkurûne | : ve hile yapamazlar, aldatamazlar |
illâ | : ancak, ...'den başka |
bi enfusi-him | : kendilerini |
ve mâ yeş'urûne | : ve bunun şuuruna varmazlar, farkında değiller |