kul | : de |
lâ ecidu | : bulmuyorum, bulamıyorum |
fî mâ | : şeylerde |
ûhiye | : (bana) vahyolunan |
ileyye | : bana |
muharremen | : haram kılınmış |
alâ tâimin | : yiyeceğe, yiyecek üzerinde |
yat'amu-hu | : onu yer (o yenir, yenilen) |
illâ | : başka, hariç, ...'den başka |
en yekûne | : olması |
meyteten | : ölü |
ev | : veya |
demen | : kan |
mesfûhan | : dökülen, akıtılmış |
ev | : veya |
lâhme | : et |
hinzîrin | : domuz |
fe inne-hu | : ki o mutlaka |
ricsun | : murdar, pis |
ev | : veya, ya da |
fıskan | : fısk olan |
uhille | : boğazlandı, kesildi |
li gayri allâhi | : Allah'tan başkası için |
bi-hî | : onu |
fe men | : artık kim |
idturra | : darda kaldı, ihtiyaç duydu |
gayre | : olmaksızın, olması hariç, olmadan |
bâgın | : haddi aşan, meyleden |
ve lâ âdin | : ve hakka tecavüz etmeden |
fe inne | : o taktirde muhakkak |
rabbe-ke | : senin Rabbin |
gafûrun | : gafûr olan, mağfiret eden |
rahîmun | : rahîm olan, rahmet nuru gönderen |