ve iz | : ve olmuştu |
eserre | : sır verdi, gizlice söyledi |
en nebiyyu | : peygamber |
ilâ ba'dı | : bazısına |
ezvâci-hî | : onun zevceleri, eşleri |
hadîsen | : söz |
fe lemmâ | : olunca |
nebbeet | : haber verdi |
bi-hî | : onu |
ve azhere-hu | : ve onu zahir kıldı, izhar etti, bildirdi |
allâhu | : Allah |
aleyhi | : ona |
arrefe | : tanıttı, bildirdi, anlattı |
ba'da-hu | : onun bir kısmı, bazısı |
ve a'rada | : ve yüz çevirdi, vazgeçti |
an ba'din | : bazısından |
fe lemmâ | : olunca, olduğu zaman |
nebbee-hâ | : onu haber verdi |
bi-hî | : onu |
kâlet | : dedi |
men | : kim |
enbee-ke | : sana haber verdi |
hâzâ | : bu, bunu |
kâle | : dedi |
nebbeeniye (nebbee-nî) | : bana haber verdi |
el alîmu | : en iyi bilen |
el habîru | : habîr olan, herşeyden haberdar olan |