sahhara-hâ | : onu emre amade kıldı, onu musallat etti |
aleyhim | : onların üzerine |
seb'a | : yedi |
leyâlin | : geceler |
ve semâniyete | : ve sekiz |
eyyâmin | : günler |
husûmen | : peşpeşe, ara vermeden, ardarda |
fe | : o zaman, bundan sonra |
terâ | : görürsün |
el kavme | : kavmi |
fî-hâ | : orada |
sar'â | : yere serilmiş |
ke | : gibi, sanki |
enne-hum | : onların olduğunu |
a'câzu | : kütük |
nahlin | : hurma ağaçları |
hâviyetin | : boş |