kâle | : dedi |
fir'avnu | : firavun |
âmentum | : siz îmân ettiniz |
bi-hi | : ona |
kable | : önce |
en | : yapmak (mastar eki) |
âzene (eezene) | : ben izin veririm |
lekum | : size |
inne | : muhakkak ki |
hâzâ | : bu |
le mekrun | : mutlaka bir hile, tuzak |
mekertumû-hu | : o hileyi (tuzağı) kurdunuz (hazırladınız) |
fî el medîneti | : şehrin içinde, şehirde |
li tuhricû | : sizi çıkarmanız için |
min hâ | : oradan |
ehle-hâ | : onun ehli, halkı |
fe sevfe | : artık yakında |
ta'lemûne | : bileceksiniz |