ve evresnâ el kavme | : o kavmi varis kıldık |
ellezîne kânû | : ki onlar oldular |
yustad'afûne | : zayıf, güçsüz bırakılanlar |
meşârika el ardı | : yeryüzünün doğusu |
ve megâribe-hâ elletî | : ve onun batısı ki o |
bârak-nâ | : bereketlendirdik |
fî-hâ | : orada |
ve temmet | : ve yerine geldi, tamamlandı |
kelimetu rabbi-ke | : Rabbinin kelimesi, sözü |
el husnâ | : en güzel |
alâ | : üzerlerine |
benî isrâîle | : İsrailoğulları |
bi-mâ saberû | : sabırlarından dolayı |
ve demmer-nâ | : ve helâk ettik |
mâ kâne yasnau | : yapmış olduğu şeyler |
fir'avnu | : firavun |
ve kavmu-hu | : ve onun kavmi |
ve mâ | : ve şey, şeyler |
kânû | : oldular |
ya'rişûne | : çardak (binalar, köşkler) kuruyorlar |