inne | : muhakkak ki |
ellezîne | : onlar, ..... olanlar |
âmenû | : âmenû oldular, Allah'a ulaşmayı dilediler |
ve amilû | : ve amel işlediler, yaptılar |
es sâlihâti | : salih ameller, ıslâh edici, nefsi tezkiye edici amel |
lehum | : onlar için vardır |
cennâtun | : cennetler |
tecrî | : akar |
min tahti-hâ | : onun altından |
el enhâru | : nehirler |
zâlike | : işte bu |
el fevzu | : fevz, kurtuluş, şerefli bir ikram |
el kebîru | : büyük |