ve es sâbikûne el evvelûne | : hayırlarda yarışanların evvelkileri |
min el muhâcirîne | : hicret (göç) edenlerden |
ve el ensâri | : ve ensar, yardım edenler |
ve ellezîne ettebeû-hum | : ve onlara tâbî kimseler |
bi ıhsânin | : ihsan ile |
radıye allâhu | : Allah razı oldu |
an-hum | : onlardan |
ve radû an-hu | : ve ondan razı oldular |
ve eadde | : ve hazırladı |
lehum | : onlar için, onlara |
cennâtin | : cennetler |
tecrî | : akar |
tahte-hâ | : onun altından |
el enhâru | : nehirler, ırmaklar |
hâlidîne | : ebedî kalacak olanlar |
fîhâ | : orada |
ebeden | : ebedî olarak, ebediyyen |
zâlike el fevzu el azîmu | : işte bu en büyük fevzdir, en büyük kurtuluştur, en büyük mükâfatdır |