lekad | : andolsun ki |
(tâbe ilâ allâhi) | : Allah'a tövbe etmek, günahtan dönmek |
(tâbe allâhu aleyhi) | : Allah'ın tövbeleri kabul etmesi |
tâbe allâhu alâ | : Allah tövbeyi nasip etti |
en nebiyyi | : nebi, peygamber |
ve el muhâcirîne | : ve muhacirler |
ve el ensâri ellezîne ettebeû-hu | : ve ona tâbî olan ensar |
fî sâati | : o saatte, o zamanda, o vakitte |
el usrati | : zorluk, darlık, şiddet, yokluk |
min ba'di | : ...den sonra |
mâ kâde | : az kalsın oluyordu, olmak üzere iken |
yezîgu | : kayıyor, meylediyor |
kulûbu | : kalpler |
ferîkın | : bir grup |
min-hum | : onlardan |
summe | : sonra |
tâbe aleyhim | : onların tövbesini kabul etti |
inne-hu | : muhakkak ki o |
bi-him | : onlara |
raûfun | : çok merhametli, çok şefkatli |
rahîmun | : rahîm olan, rahmet nuru gönderen, çok merhametli olan |