e lâ | : olmaz mı, öyle değil mi |
tukâtilûne | : savaşırsınız |
kavmen | : bir kavim |
nekesû | : nakseden, ihlâl eden, bozan |
eymâne-hum | : yeminlerini |
ve hemmû | : ve hamle ettiler, yeltendiler, kalkıştılar |
bi ihrâcir resûli | : resûlü çıkarmaya |
ve hum | : ve onlar |
bedeû-kum | : sizinle (savaşa) başladılar |
evvele merratin | : ilk defa |
e tahşevne-hum | : onlardan korkuyor musunuz |
fallâhu (fe allâhu) | : oysa, halbuki Allah |
ehakku | : daha hak sahibidir |
en tahşev-hu | : ondan korkulması |
in kuntum | : eğer iseniz |
mu'minîne | : mü'minler |