ve ezanun | : ve ilândır, açıkça bildirmektir, bir bildiridir |
min allâhi | : Allah'tan |
ve resûli-hi | : ve onun resûlü |
ilâ en nâsi | : insanlara |
yevme el haccı el ekberi | : büyük hac günü |
enne allâhe | : muhakkak ki Allah |
berîun | : uzaktır, alâkası yoktur |
min el muşrikîne | : müşriklerden |
ve resûlu-hu | : ve onun resûlü |
fe in | : o zaman, artık, bundan sonra eğer |
tubtum | : tövbe edersiniz |
fe huve | : o zaman, artık, bundan sonra o |
hayrun | : daha hayırlı |
lekum | : sizin için |
ve in | : ve eğer |
tevelleytum | : yüz çevirirsiniz |
fa'lemu (fe ı'lemû) | : o zaman, artık, bundan sonra, o taktirde biliniz |
enne-kum | : sizin, ..... olduğunuzu |
gayru mu'cizî allâhi | : Allah'ı aciz bırakan değil (bırakamaz) |
ve beşşiri | : ve müjdele, uyar, ikaz et, haber ver |
ellezîne keferû | : kâfir kimseleri, inkâr eden kimseleri |
bi azâbin | : bir azap ile |
elîmin | : acı, elîm |