ve izâ tutlâ | : ve okunduğu zaman |
aleyhim | : onlara |
âyâtu-nâ | : âyetlerimiz |
beyyinâtin | : belgeler olarak, delillerle, belgelerle |
kâle | : dedi |
ellezîne lâ yercûne | : dilemeyen kimseler |
likâe-nâ | : bize ulaşmayı |
e'ti bi kur'ânin | : bir Kur'ân getir |
gayri | : başka |
hâzâ | : bu |
ev | : veya |
beddil-hu | : onu değiştir |
kul | : de |
mâ yekûnu | : olamaz |
lî en ubeddile-hu | : onu benim değiştirmem |
min tilkâi nefsî | : nefsimden, kendimden bir şey ilka etmem (katmam) |
in ettebiu | : tâbî olursam |
illâ | : yalnız, ancak |
mâ yûhâ | : vahyolunan şey |
ileyye | : bana |
innî | : muhakkak ki ben |
ehâfu | : korkarım |
in asaytu | : eğer isyan edersem |
rabbî | : Rabbime |
azâbe | : azabı |
yevmin azîmin | : büyük gün |