bel | : aksine, hayır |
kezzebû | : yalanladılar |
bi-mâ | : şeyi |
lem yuhîtû | : ihata edemediler, kavrayamadılar |
bi ilmi-hi | : onun ilmini |
ve lemmâ | : ve olmadıkça |
ye'ti-him | : onlara geldi |
te'vîlu-hu | : onun yorumu, tevîli |
kezâlike | : böylece, bunun gibi |
kezzebe | : yalanladılar |
ellezîne min kabli-him | : onlardan önceki kimseler |
fanzur (fe unzur) | : artık bak |
keyfe | : nasıl |
kâne | : oldu |
âkibetu | : sonu, akıbeti |
ez zâlimîne | : zalimler |