ve kullen | : ve hepsini, hepsi |
nakussu | : anlattık, naklettik |
aleyke | : sana |
min enbâi | : haberlerden |
er rusuli | : resûller |
mâ | : şey |
nusebbitu | : sabitleştiririz, sağlamlaştırırız |
bi-hi | : onunla |
fuâde-ke | : senin kalbindeki idrak hassasını (fiziğin ötesine açık idrak) |
ve câe-ke | : ve sana geldi |
fî hâzihi | : bunda |
el hakku | : hak |
ve mev'ızatun | : ve öğüt |
ve zikrâ | : ve zikir |
li el muminîne | : mü'minler için, mü'minlere |