kâle | : dedi |
yâ kavmi | : ey kavmim |
e reeytum | : sizin görüşünüz (bu) mu |
in kuntu | : eğer ben, isem |
alâ beyyinetin | : bir belge, delil üzerinde |
min rabbî | : Rabbimden |
ve rezeka-nî | : ve beni rızıklandırdı |
min-hu | : ondan, kendinden |
rızkan | : bir rızık |
hasenen | : güzel |
ve mâ urîdu | : ve ben istemiyorum |
en uhâlife-kum | : size muhalefet etmek, karşı çıkmak |
ilâ mâ | : şeylere |
enhâ-kum | : size yasakladım |
an-hu | : ondan |
in urîdu | : benim istediğim (ise) |
illâ el ıslâha | : sadece, ancak ıslâh etmek |
mesteta'tu (mâ isteta'tu) | : gücümün yettiği (şey) kadar |
ve mâ tevfîkî | : ve benim muvaffak olmam, benim başarım |
illâ | : ancak,...dır (...den başka değil) |
billâhi (bi allâhi) | : Allah iledir |
aleyhi | : ona |
tevekkeltu | : ben tevekkül ettim |
ve ileyhi | : ve ona |
unîbu | : yöneliyorum (dönüyorum) |