fe lemmestey'esû | : artık umutlarını kestikleri zaman |
min-hu | : ondan |
halesû | : ayrıldılar, bir kenara çekildiler |
neciyyan | : fısıldaşarak, gizli konuşarak |
kâle | : dedi |
kebîru-hum | : onların büyüğü |
e lem ta'lemû | : bilmiyor musunuz |
enne | : olduğunu |
ebâ-kum | : sizin babanız |
kad | : olmuştu |
ehaze | : aldı |
aleykum | : sizden |
mevsikan | : misak |
min allâhi | : Allah'tan |
ve min kablu | : ve önceden, daha önceden |
mâ ferrattum | : yaptığınız kusur |
fî yûsufe | : Yusuf için, Yusuf hakkında, Yusuf'a |
fe len ebraha \n(bereha) | : artık asla ayrılmam \n: (ayrıldı) |
el arda | : yer (burası) |
hattâ | : oluncaya kadar |
ye'zene | : izin verir |
lî ebî | : bana babam |
ev | : veya |
yahkumu allahu | : Allah hüküm verir |
lî | : benim için |
ve huve | : ve o |
hayru el hâkimîne | : hüküm verenlerin en hayırlısı |