fe lemmâ | : böylece, olduğu zaman |
dehalû | : girdiler |
alâ yûsufe | : Yusuf'a (yanına, huzuruna) |
âvâ ileyhi | : kendi yanına aldı (barındırdı) |
ebeveyhi | : onun annesi, babası |
ve kâledhulû (kâle udhulû) | : ve 'giriniz' dedi |
mısra | : Mısır'a |
in şâallâhu (in şâe allâhu) | : eğer Allah dilerse |
âminîne | : emin olanlar, güvende olanlar |