kul | : de |
men | : kim |
rabbu es semâvâti | : semaların (göklerin) Rabbi |
ve el ardı | : ve yer |
kulillâhu (kul allâhu) | : 'Allah'tır' de |
kul | : de |
e fettehaztum | : artık siz, ...mı edindiniz |
min dûni-hi | : ondan başka |
evliyâe | : evliya, velîler, dostlar |
lâ yemlikûne | : yapamaz, gücü yetmez, malik değil |
li enfusi-him | : kendileri için |
nef'an | : bir yarar, fayda, menfaat |
ve lâ darren | : ve zarar vermez |
kul | : de |
hel yestevi | : bir mi, bir olur mu |
el a'mâ | : âmâ olan, görmeyen |
ve el basîru | : ve gören |
em | : yoksa, veya |
hel testevî | : bir mi, bir olur mu |
ez zulumâtu | : karanlıklar |
ve en nûru | : ve nur |
em | : yoksa, veya |
cealû | : kıldılar, yaptılar |
lillâhi (li allâhi) | : Allah'a |
şurekâe | : ortaklar |
halakû | : yarattılar |
ke | : gibi |
halkı-hi | : onun yaratması |
fe | : böylece |
teşâbehe | : birbirine benzedi, benzer göründü |
el halku | : yaratma |
aleyhim | : onlara |
kulillâhu (kul allâhu) | : 'Allah' de |
hâliku | : yaratan |
kulli şey'in | : herşey |
ve huve | : ve o |
el vâhidu | : ek (bir tane) |
el kahhâru | : kahhar olan, en kuvvetli olan, herşeye gücü yeten |