fe | : böylece, bundan sonra |
lemmâ | : olduğu zaman |
câvezâ | : ikisi mesafe katettiler (bir yerden bir yere geçtiler, gittiler) |
kâle | : dedi |
li fetâ-hu | : genç arkadaşına |
âti-nâ | : bize getir |
gadâe-nâ | : sabah kahvaltımız |
lekad | : andolsun ki |
lekînâ | : biz karşılaştık, maruz kaldık (hissettik) |
min seferi-nâ | : seferimizden, yolculuğumuzdan (dolayı, sebebiyle) |
hâzâ | : bu |
nasaben | : yorgunluk, bitkinlik, meşakkat |