kad | : muhakkak, olmuştu |
nerâ | : görüyoruz |
tekallube | : çeviriyorsun |
vechi-ke | : yüzünü |
fî es semâi | : semaya |
fe le nuvelliye enne-ke | : artık seni mutlaka çevireceğiz |
kıbleten | : bir kıbleye |
terdâ-hâ | : ondan razı, hoşnut olacağın |
fe velli | : bundan sonra çevirin |
veche-ke | : yüzünüzü |
şatra | : taraf, yön |
el mescidi el harâmi | : Mescid-i Haram |
ve haysu | : ve nerede |
mâ kuntum | : siz olursunuz, bulunursunuz |
fe vellû | : öyleyse çevirin |
vucûhe-kum | : yüzlerinizi |
şatra-hu | : onun yönüne, tarafına |
ve inne | : ve hiç şüphesiz, muhakkak |
ellezîne | : o kimseler, onlar |
ûtû | : verildiler |
el kitâbe | : kitap |
le ya'lemûne | : elbette biliyorlar, bilirler |
enne-hu | : onun olduğu |
el hakku | : bir hak, gerçek |
min rabbi-him | : onların Rabbinden |
ve mâ âllâhu | : ve Allah değildir |
bi gâfilin | : gâfil |
ammâ (an mâ) | : şey(ler)den |
ya'melûne | : yapıyorlar |