ellezî | : o ki, ki o |
ceale | : kıldı, yaptı |
lekum | : sizin için, size |
el arda | : arz, yeryüzü |
firâşen | : döşek, yatak |
ves semâe (ve es semâe) | : ve sema, gökyüzü |
binâen | : bina olarak (kubbe şeklinde) |
ve enzele | : ve indirdi |
min | : den |
es semâi | : sema, gökyüzü |
mâen | : su |
fe | : o zaman, böylece |
ahrece | : çıkardı |
bi-hi | : onunla |
min | : den |
es semarâti | : ürünler, meyveler, mahsuller |
rızkan | : rızık |
lekum | : sizin için |
fe | : o zaman, artık |
lâ tec'alû | : kılmayın, yapmayın |
lillâhi (li allâhi) | : Allah için, Allah'a |
endâden | : eşler, benzerler |
ve entum | : ve siz |
tâ'lemune | : (siz) biliyorsunuz |