enıkzifî-hi (en ikzıfî-hi) \n(kazefe) | : onu koymasını \n: (bıraktı, koydu) |
fî et tâbûti | : sandık içine, sandığa |
fakzifî-hi (fe ikzıfî-hi) | : sonra onu bırak |
fî el yemmi | : denize |
felyulkı-hi (fe li yulki-hi) | : böylece onu çıkarsın, atsın |
el yemmu | : deniz |
bi es sâhıli | : sahile |
ye'huz-hu | : onu alır, alacak |
aduvvun lî | : benim düşmanım |
ve aduvvun lehu | : ve onun düşmanı |
ve elkaytu | : ve (attım) verdim |
aleyke | : sana |
mehabbeten | : sevgi, muhabbet |
min-nî | : benden, kendimden |
ve li tusnea | : ve senin yetiştirilmen için |
alâ aynî | : gözümün önünde |