fe | : artık, böylece |
lemmâ | : olduğu zaman |
kadâ | : tamamladı |
mûse | : Musa |
el ecele | : ecel, süre |
ve sâre | : ve yürüdü gitti |
bi | : ile |
ehli-hi | : ailesiyle |
ânese | : gözüne çarptı, farketti, farkına vardı |
min | : den |
cânibi | : yan, taraf |
et tûri | : Tur |
nâren | : ateş |
kâle | : dedi |
li | : için, ...e |
ehli-hi | : onun ailesi |
imkusû | : durup bekledi |
innî | : muhakkak ben |
ânestu | : gözüne çarptı, farketti |
nâren | : bir ateş |
leallî | : umarım, belki ben |
âtî-kum | : size getireyim |
min-hâ | : ondan, oradan |
bi | : ile |
haberin | : bir haber |
ev | : veya |
cezvetin | : alevli kor |
min | : den |
en nâri | : ateş |
lealle-kum | : umulur ki siz, böylece siz |
testalûne | : ısınasınız |