fe | : böylece, artık |
lemmâ | : olduğu zaman |
etâ-hâ | : oraya geldi |
nûdiye | : nida edildi, seslenildi |
min | : den |
şâtıı el vâdi | : vadi tarafı |
el eymeni | : sağ taraf |
fî | : de |
el buk'ati | : yer |
el mubâreketi | : mübarek |
min eş şecerati | : ağaçtan |
en yâ mûsâ | : ey Musa |
innî | : muhakkak ben |
ene allâhu | : Ben Allah'ım |
rabbu | : Rab |
el âlemîne | : âlemler |