huve ellezî | : O ki |
enzele | : indirdi |
aleyke | : sana |
el kitâbe | : kitap |
min-hu | : ondan |
âyâtun | : âyetler |
muhkemâtun | : muhkem, hüküm ihtiva eden, mânâsı açık olan, kesin hükmedilmiş olan |
hunne | : onlar |
ummu el kitâbi | : bütün semavî kitapları ihtiva eden ana kitap |
ve uharu | : ve diğerleri |
muteşâbihâtun | : tevile tâbî, yoruma açık |
fe emmâ ellezîne | : fakat onlar |
fî kulûbi-him | : onların kalplerinde vardır |
zeygun | : eğrilik, bâtıla meyil |
fe | : bu sebeble |
yettebiûne | : tâbî olurlar |
mâ teşâbehe | : muteşâbih olanlara, yorum gerektirenlere |
min-hu | : ondan |
ibtigâe | : amaç edindi, istedi |
el fitneti | : fitne |
ve ibtigâe | : ve amaç edindi, istedi |
te'vîli-hi | : onun tevilini, açıklamasını, yorumunu |
ve mâ ya'lemu | : ve bilmez |
te'vîle-hu | : onun tevilini, açıklamasını, yorumunu |
illâ allâhu | : Allah'tan başka |
ve er râsihûne | : rûsuh sahipleri |
fî el ilmi | : ilimde |
yekûlûne | : derler |
âmennâ bihi | : biz ona inandık, ona îmân ettik |
kullun | : hepsi |
min indi rabbi-nâ | : Rabbimiz'in katından |
ve mâ yezzekkeru | : ve tezekkür edemezler anlamını çıkartamazlar |
illâ ulû el elbâbi | : ancak, sadece lübblerin, sırların sahipleri |