yâ | : ey |
buneyye | : oğlum, oğulcuğum, yavrum |
inne-hâ | : muhakkak ki o |
in | : eğer, olsa bile, dahi |
teku | : olur |
miskâle | : miktar |
habbetin | : tane |
min hardalin | : hardaldan, hardal |
fe | : böylece, o taktirde |
tekun | : olur |
fî | : içinde |
sahretin | : kaya |
ev | : veya |
fî es semâvâti | : semalarda, göklerde |
ev | : veya |
fî el ardı | : arzda, yerde |
ye'ti | : getirir |
bi-hi | : onu |
allâhu | : Allah |
inne allâhe | : muhakkak ki Allah |
latîfun | : lâtif, lütuf sahibi |
habîrun | : haberdar |