lâ yahıllu | : helâl olmaz |
leke | : sana, senin için |
en nisâu | : kadınlar |
min ba'du | : sonradan, bundan sonra |
ve lâ | : ve yok, olmaz, değildir |
en tebeddele | : (bedel ile) değiştirmek |
bi-hinne | : onlar ile |
min ezvâcin | : zevcelerden, eşlerden |
ve lev | : ve şâyet, eğer, ise, olsa bile |
a'cebe-ke | : senin hoşuna gitti |
husnu-hunne | : onların güzelliği |
illâ | : ancak, hariç |
mâ meleket | : malik olduğu şey |
yemînu-ke | : senin ellerin |
mâ meleket yemînu-ke | : elinin altında olan şey |
ve kânallâhu (ve kâne allâhu) | : ve Allah ..... oldu, Allah (dır) |
alâ | : üzerine, ... e |
kulli şey'in | : herşey |
rakîben | : murakebe ederek, denetleyerek |