em | : yoksa, veya |
men | : kimse, kişi |
huve | : o |
kânitun | : kanitun olan (saygıyla Allah'ın huzurunda duran) |
ânâe | : vakit, saat |
el leyli | : gece |
sâciden | : secde eden |
ve kâimen | : ve kıyamda duran, ayakta duran |
yahzeru | : sakınır, çekinir, korkar |
el âhirete | : ahiret |
ve yercû | : ve diler |
rahmete | : rahmet |
rabbi-hi | : onun Rabbi |
kul | : de, söyle |
hel | : mı |
yestevî | : müsavi olur, eşit olur |
ellezîne | : kimseler, onlar |
ya'lemûne | : biliyorlar, bilirler |
ve ellezîne | : ve kimseler |
lâ ya'lemûne | : bilmiyorlar, bilmezler |
innemâ | : ancak, sadece, ama |
yetezekkeru | : tezekkür ederler |
ulû el elbâbi | : ulûl'elbab, daimî zikir sahipleri |